-
1 kuyruğuna basmak
подстрека́ть, побужда́ть -
2 kuyruğuna teneke bağlamak
насмеха́ться, поднима́ть на́ смех -
3 kuyruğuna basmak
twist smb.'s tail -
4 kuyruğuna takmak
кIэрышIэн -
5 kuyruğuna basmak
to provoke -
6 kuyruğuna teneke bağlamak
to make a laughingstock of sb -
7 it de kuyruğuna
= it ite -
8 yılannın kuyruğuna basmak
дать плохо́му челове́ку возмо́жность соверша́ть дурны́е посту́пки -
9 yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
быть накану́не заверше́ния затяну́вшегося де́ла -
10 kuyruk
хвост (м)* * *озвонч. -ğu1) хвост тж. перен.kuyruğunu oynatmak — виля́ть хвосто́м
kuyruk yüzgeci — хвостово́й плавни́к
gelinliğin kuyruğu — шлейф пла́тья неве́сты
falanca kuyruğu ile beraber geliyor — тако́й-то идёт со свои́м хвосто́м (напр. со своей семьёй, приятелями)
uçağın kuyruğu — хвостова́я часть самолёта
2) курдю́кkuyruk yağı — курдю́чное са́ло
3) о́чередь, хвост разг.kuyrukta beklemek — стоя́ть в о́череди
kuyruğa girmek — станови́ться в о́чередь
kuyruk olmak — образова́ться о́череди
kuyruk yapmak — образова́ть о́чередь
ekmek kuyruğu — о́чередь за хле́бом
••- kuyruk çekmek
- kuyruğu kapana kısılmak
- kuyruğunu kısmak
- kuyruğunu kıstırmak
- kuyruk sallamak
- kuyruğunu tava sapına çevirmek
- kuyruğuna teneke bağlamak
- kuyruğu titretmek -
11 it
пёс (м)* * *1) соба́ка2) груб. соба́ка (о грубом, невежественном человеке)babaları da itin biri — оте́ц у них настоя́щая соба́ка
••iti öldürene sürükletirler — посл. кто завари́л ка́шу, тому́ и расхлёбывать
it ürür, kervan yürür — посл. соба́ка ла́ет, ве́тер но́сит
ite atsan yemez — посл. да́же соба́ка не ста́нет есть
- it iteiti yol kocatır — погов. соба́ку ста́рит доро́га
- it de kuyruğuna
- it izi
- at izine karışmak
- it sürüsü kadar
- itin götüne sokmak
- itin kıçına sokmak
- itin kuyruğunda -
12 it ite
= it de kuyruğuna перепоручи́ть де́ло друго́му -
13 uyumak
засну́ть спать* * *1) спать2) перен. пребыва́ть в безде́йствии, спатьbizim iş hâlâ uyuyor — на́ше де́ло всё ещё не сдви́нулось с ме́ста
••uyuyan yılanın kuyruğuna basmak — посл. наступи́ть на хвост спя́щей змеи́
-
14 yılan
змея́ (ж)* * *1.змея́ тж. перен.2.змеи́ный, кова́рный••- yılan gibi sokuyor
- yılannın kuyruğuna basmak -
15 yüzmek
пла́вать плыть* * *I - er1) пла́ватьyüzmek bilmediği için on dakika içinde boğulmuştu — так как он не уме́л пла́вать, он задохну́лся в тече́ние десяти́ мину́т
2) разг. утопа́тьkitaplar toz içinde yüzüyor — кни́ги утопа́ют в пыли́
II - er -iev pislik içinde yüzüyor — весь дом в грязи́
1) сдира́ть ко́жу / шку́ру2) разг. драть / брать с кого сли́шком до́рого•• -
16 asilmak
1. ПАЛЪЭН; палъагъ/ палъащ; ПАЛЪЭ(Р)3.3) (ilişmek; yapışmak; askıntı olmak; kuyruğuna takılmak) пыхъыжъыхьан/ пыхъыжьыхьэн, пыхъыжьэн, зыкIэрышIэн/ зыкIэрыщIэн, пыхьан/ пыхьэн, зыкIэрыгъэпкIэн/ зыкIэрыгъэпщIэн, зыIушIыхьан/ зыIуыщIыхьын -
17 uyumak
vi schlafenbütün gece uyuyamadım ich habe die ganze Nacht nicht schlafen können -
18 yılan
yılan s -
19 fare
1. house mouse. 2. brown rat. 3. comp. mouse. -ler cirit oynamak /da/ (for a place) to be deserted, be desolate. - deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış. colloq. 1. He has taken on some new responsibilities and he can´t handle what he already has. 2. He himself was unwelcome, and then he brought a friend along. - deliği 1. mouse hole. 2. hiding place. - düşse, başı yarılır. colloq. There´s not a crumb/drop left in the pantry/barrel. - kapanı mousetrap. - zehiri rat poison. -
20 sıçan
1. rat. 2. mouse. 3. slang grocer. - deliğine paha biçilmez olmak to be unable to find a hiding place. - deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış. colloq. 1. He himself is unwelcome, and then he ups and brings along a friend. 2. He can´t do the job he has in hand, and now he´s taken on another job. 3. He´s taken somebody under his wing, even though he himself is someone else´s dependent. -a dönmek to get soaked to the skin. - düşse başı yarılır. colloq. There´s not a crumb/drop left in the pantry/barrel. - olmadan çuval delmek to try to do advanced work while still a learner.
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kuyruğuna basmak — (birinin) birini incitip saldırıda bulunmasına yol açmak, tahrik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyruğuna teneke bağlamak — 1) (birinin) biriyle aşırı derecede alay etmek 2) (birinin) birini, herkesin alay edeceği biçimde kovmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıçan deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış — 1) kendisi sığıntı durumundayken yanına bir kişi daha almış anlamında kullanılan bir söz 2) bir işi başaramayacak durumdayken bir iş daha yükleniyor anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyuyan yılanın kuyruğuna basmak — kötü bir kimsenin yeni bir kötülük yapmasına fırsat vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek — uzun sürmüş bir işi bitirmek üzere olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna (veya kıçına) kabak bağlamış — 1) yapamayacağı kadar ağır bir işi varken başka bir iş daha yüklenmiş anlamında kullanılan bir söz 2) kendisi sığıntı durumundayken yanına bir kişi daha almış anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılanın kuyruğuna basmak — kötü bir kimseye kötülük yapacak fırsat vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
it ite (buyurur), it de kuyruğuna — bir iş yüksünülüp başkasına bırakıldığında söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşeğin kuyruğuna kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa — kimseyi ilgilendirmeyen işleri kendi kendine karar verip yapmalısın anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuyruk — is., ğu 1) Hayvanların çoğunda, gövdenin sonunda bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ 2) Bu organa benzeyen uzantı Uçağın kuyruğu. Gelinliğin kuyruğu. 3) Kuşlarda gövdenin sonunda bulunan tüy demeti 4) Koyunun bazı türlerinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Турецкий ван — Турецкий ван … Википедия